flp

flp

21 Ekim 2013 Pazartesi

Başarılı ve Başarısız İnsanlar

Başarılı İnsanlar ve Özellikleri

Başarılı insanlara hepimiz imreniriz ve ilham alırız. Yöntemlerini ve ilerledikleri yolları merak eder, araştırır ve uygulamaya çalışırız. Uzun süreler boyunca yapılan araştırmalar, başarılı insanların bir çok ortak özelliği olduğunu, doğru hedefler belirleyebilmek ve doğru adımlar atabilmek için kullandıkları yöntemlerin, birbirine çok benzediğini ortaya koymuş.


1. Doğru hedefler peşinde koşmak

Başarılı insanlar objektiftir ve gerçekçi hedefleri vardır. Ne aradıklarını ve ne için savaştıklarını bilirler. Ulaşamayacakları ya da kendilerine bir şey katmayacak hedeflerin peşinde koşmazlar. Eğer kişiliğinize ve yeteneklerinize uygun hedefler belirleyip, bu doğrultuda planlı bir şekilde ilerlerseniz, siz de başarının kapılarını aralayabilirsiniz. Gelişme kaydettikçe, çok uzak görünen hedeflerin bile yaklaştığını göreceksiniz.

Hedeflerinizi belirletken S.M.A.R.T. (specific, measurable, attainable, relevant, timely) tekniğinden yardım alabilirsiniz. Bu teknik;

Specific/Spesifik: “Forma gir.” spesifik bir hedef gibi görünse de, aslında “Bir spor salonuna kaydol ve 1 yıl boyunca haftada 3 gün spor yap.” Demek daha etkilidir. Çünkü hedefleriniz için belirli parametreler kullandığınızda, doğru adımlar atma ve hedefinize ulaşma şansınız daha yüksek olur.
Measurable/Ölçülebilir: Hedeflerinizi koyarken, kaydettiğiniz ilerlemeleri ve aşamalarını kontrol edebileceğiniz bir ölçüm tekniğiniz olmalı. Böylece, önünüzü daha iyi görür ve başarının başarıyı getirdiğini anlarsınız.
Attainable/Ulaşılabilir: Bir hedefin ulaşılabilir olması için , yapabileceğiniz ve yapmak isteyebileceğiniz bir şey olması gerekir. Eğer “Bu hedefe nasıl ulaşabilirim” sorusunun cevabını alamıyorsanız, hedefiniz yeterince gerçekçi olmayabilir.
Relevant/Uygun: Hedeflerinizin kişiliğinize ve yeteneklerinize uygun olması gerekir. Bir internet girişimcisinin “Saat 14:00’a kadar 75 ton balıklı sandviç yap” hedefi, bu teknikteki diğer tüm maddelere uygun olsa da, kendisi için uygun bir hedef olmadığı için, ulaşılmasını zora sokar.
Timely/Belirli zaman aralığı dahilinde: Hedeflerinizi belirli bir zaman aralığı içine yerleştirmelisiniz. Eğer hedefinize ulaşmak için bir son tarih belirlediyseniz, bu hedefinize odaklanmanızı sağlar ve sizi bu noktaya, belirlediğiniz süreden önce ulaşmak için kamçılar.
2. Kararlı olmak ve çabuk harekete geçmek

Maalesef bir çok insan hayalini kurdukları başarı hikayelerini yaşayamıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri; hiç harekete geçmiyor olmaları. Bilgi, tek başına sizi geliştirmez. Sizi asıl geliştiren, bu bilgilerin size ne kattığını ve hayatınızı ne şekilde değiştirebileceğini görmektir. Bir şeyi bilmekle onu nasıl yapacağınızı bilmek arasında büyük fark vardır. Harekete geçmediğiniz sürece, bilgi de zeka da hedeflerinize ulaşma konusunda bir katkı sağlamaz.

Başarı, yaşam içerisinde aldığınız kararlara ve attığınız adımlara bağlıdır. Eğer kararınız, hayallerimizin ve hedeflerimizin peşinden gitmek ve harekete geçmek olursa, başarıya ulaşmamanız için hiçbir sebep yok.

3. Meşgul değil üretken olmak

Başarıyı getiren; bilinçsizce çok çalışmak değil, akıllıca çalışmaktır. Çünkü çok çalışmak ya da sürekli bir şeylerle meşgul olmak, daha iyi işler yapmak anlamına gelmez. Önemli olan dolu bir programa sahip olmak değil, programınızı daha verimli çalışabileceğiniz şekilde düzenlemektir.

Çözüm sakinleşmekten geçiyor. Nefes alıp yapmanız gerekenleri gözden geçirin. Acil ve önemli şeyleri ilk sıralara koyun. Harekete geçin ve aynı anda birden fazla işle uğraşmayın. İki saatte bir mola verin. Önemli olan ne kadar çok çalıştığınız değil, ortaya ne koyduğunuzdur.

doğru kararlar almak

4. Mantıklı ve bilinçli karar almak

Uzun vadeli ve sürdürülebilir hedefler belirlerken, duygularımızla hareket etmek, sizi yanlış yola sürükleyebilir. Duygulara dayanarak alınan kararlar, genellikle minimum oranda bilinçli düşünceyi barındırır ve farkındalıktan çok anlık hislerle şekillenir.

Duygularınızın mantığınızın önüne geçmesine izin vermeyin. Hayatınızı değiştirecek kararlar almadan önce, gerekli tüm bilgileri edinin ve sahip olduğunuz tüm olasılıkları değerlendirin.

5. Her zaman mükemmeliyetçi olmamak

Çoğumuz kendimizce mükemmeliyetçiyiz. Kendimiz için en iyisini ister, en yüksek hedefleri koyarız. Kendi standartlarımızın üstüne çıkmaya çalışırız. Bu mükemmel olma çabası, bizi dinlenmeden, durmadan sürekli koşmaya zorlar.

Mükemmeliyetçilik, çoğu zaman hedeflerinize ulaşmanızı sağlasa da, çok doğru bir bakış açısı değil. Mükemmeliyetçi kişilerin, hedeflerine ulaşamadığında ya da başarısız olduğunda, bunu kabullenmeleri zorlaşır. Tekrar harekete geçmek için gerekli gücü kendilerinde bulamazlar ve bu üzerlerinde daha çok baskı yaratır.

Sonuca ulaşanların; mükemmeliyetçi olanlar değil, işlerini bitirebilenler olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Sakin olun, tecrübeleriniz, size yavaş yavaş mükemmelliği getirecektir. Bu süreç içerisinde, kendinizi geliştirebilmek için; karar verin, uygulayın ve sonuçlardan ders alın.

6. Güvenli bölgelerinin dışında çalışmak

Akıllı insanların harekete geçmelerini engelleyen şey çoğu zaman, karşılarına çıkan fırsatları; yeterli bilgi yetenek ya da tecrübeye sahip olmadıklarını düşünerek geri çevirmeleri. Bu davranış, kişisel başarıyı ve gelişimi engeller.

Gerçek şu ki, kimse, karşısına çıkan fırsatlar için önceden hazırlıklı değildir ve iyi diyebileceğimiz fırsatlar genelde bizi duygusal ve entelektüel olarak geliştiren fırsatlardır. Kendimizi geliştirmek ve güvenli bölgemizden (comfort zone) dışarı adım atmak için zorlarlar.

Gelişim ve başarı için karşınıza hayatınız boyunca fırsatlar çıkacak. Eğer pozitif değişiklikler istiyorsanız, bu fırsatları, hazırlıksız hissetseniz de, değerlendirmelisiniz.

7. İşleri basit tutmak

Leonardo da Vinci’nin, sofistike olmanın yolunun sadelikten gçtiği fikrine katılmamak mümkün değil. Sonsuz fırsatların olduğu ve her şeyin saniyeler içinde değiştiği günümüzde, hayatınız için almanız gereken sayısız karar var. Bu kadar çok tercihinizin olması, çoğu zaman karmaşaya ve kafa karışıklığına yol açıyor.

Çeşitliliğin artması, karar vermeyi zorlaştırıyor ve seçenekler denizinde boğulan bilinçaltınız pes ediyor.

Çözüm, sadeleşmekten geçiyor. Hayatınızla ilgili önemli bir karar alacaksanız, vaktinizi her seçeneğin en basit ayrıntısına kadar listelemekle harcamayın. İşe yarayacağını düşündüğünüz bir şeyi seçin ve uygulamaya geçin. Eğer işe yaramazsa, bunu bir tecrübe olarak görün ve başka bir tarafa yönelin.

başarıya giden yol

8. Küçük ve devamlı gelişmelere odaklanmak

Henry Ford’un “Hiçbir şey zor değildir, yeter ki küçük parçalara bölebilelim.” felsefesi, hedeflerinize ulaşabilmek için uygulamanız gereken yöntemin ta kendisi. Küçük ama emin adımlarla ilerlemek, sizi ulaşmak istediğiniz hedefe en hızlı şekilde yaklaştırır.

Hedefiniz yolunda küçük adımlar atarak başlamak her zaman daha kolaydır. Bir yerden başlamak size ivme kazandırarak, üst üste eklenerek çoğalan bir gelişim göstermenizi sağlar.

Bir yerden başlayın, programlı ve karşınıza çıkabilecek problemlere karşı hazırlıklı olun. İlerleyip güçlendikçe, daha büyük engelleri aşabilir hale geleceksiniz.

9. Gelişimi takip etmek

Başarılı insanlar, belirli zaman aralıklarıyla gelişimlerini ölçümler. Bulundukları yeri, ulaşmak istedikleriyle karşılaştırıp, ne yöne ağırlık vermeleri ya da nerede hızlanmaları gerektiğini belirlerler. Eğer ölçemiyorsanız, kontrol de edemezsiniz. Eğer yanlış şeyleri kovalarsanız, karşınıza çıkan olası fırsatları da kaçırırsınız.

Doğru yaklaşım, bir numaralı hedefinizin peşinden gitmek ve sizi bu yolda ilerletecek şeylere odaklanmak, haftalık ya da aylık gelişimlerinizi bir tablo halinde sıralamak ve attığınız adımların sizi ne kadar ilerlettiğini görebilmektir.

10. Hatalarından ders almak

Bardağa dolu tarafından bakmak, başarılı insanların bir diğer ortak özelliği. Çünkü büyümeyi sağlayan, pozitif olmaktır. Hayat sizi tekrar tekrar test edecektir. Başarılı olmak istiyorsanız, hayata karşı pozitif bir bakış açısı geliştirmelisiniz.

Yaptığınız her yanlışın sizi aslında geliştirdiğini aklınızdan çıkarmayın. Hatalar sizi önemli dersler öğretir ve hatalarınızdan ders aldığınızda, hedefinize bir adım daha yaklaşırsınız. Aslında yapabileceğiniz tek yanlış, yanlış yapma korkusuyla harekete geçmemek. Kendinizden şüphe etmeyin ve olumsuz düşüncelerin size engel olmasına izin vermeyin.

11. Doğru insanlarla vakit geçirmek

Başarılı insanlar, benzer görüşlü, hedeflerine odaklanmış ve destekleyici insanlarla işbirliği yaparlar. Sosyalleşmeyi tercih ettikleri insanlar, enerjileriyle bulundukları ortama bir şeyler katanlardır. İlerleyebilmek için, kendilerine ilham veren kişilerle zaman geçirirler.

Sizin kim olduğunuzu, beraber vakit geçirdiğiniz insanlar gösterir. Yanlış insanlarla zaman geçirerek vakit kaybetmeyin.

12.Dengeli bir hayat sürmek

Hayattan beklentilerimiz birbirine benzer; aşk, para, mutlu bir aile… Ancak hayatımızı bu hedeflere ulaşabilecek şekilde yaşamıyoruz. İstediklerimizin tümüne ulaşmak yerine, bir iki tanesini elde ettikten sonra diğerlerini gözden çıkarabiliyoruz. Asıl amacınız mutlu bir aile sahibi olmaksa, milyon dolarlarınız size bunu getirmez. Aynı şekilde, mutlu olmadığınız sürece, başarılı da sayılmazsınız.

Eğer tüm enerjinizi hayatınızın sadece tek bir alanına yoğunlaştırırsanız, dengenizi kaybedersiniz. Motivasyon ve odaklanmak kadar, dengeli bir hayat sürmek de, başarı ve mutluluk için gerekli. Herhangi bir amacınızı bir diğerine tercih ettiğiniz bir hayat, uzun vadede stres ve sıkıntıları beraberinde getirir.

9 Ekim 2013 Çarşamba

Piramit düzenlere Dikkat

PİRAMİT DÜZENLERE DİKKAT 

Doğrudan Satış ile Piramit Düzenler arasında ne fark var?

Tüm dünyada uygulanan saygın bir satış yöntemi olan şirketlerin ismini veya "Doğrudan Satış" yada “Network Marketing” adını kullanarak çıkar sağlamak isteyen kötü niyetli kişiler olabilir. Bu kişilerin oluşturduğu ve insanları dolandırmaya yönelik bu piramit düzenlere karşı herkesin dikkatli olması gerekir. Yasadışı olan bu düzenler her zaman kaybettirir.


Yasal bir doğrudan satış işi ile gizlenmiş bir piramit düzen arasındaki farkı anlamak için şu üç soruyu sormak gerekir:

a. Katılmanız için ne kadar para isteniyor? Başlama maliyeti nedir?

Maliyet yüksekse dikkatli olun. Doğrudan satış şirketlerinde genellikle başlama ücreti azdır. Bu şirketler, kolay ve ucuz bir şekilde satışa başlamanızı isterler. Çünkü asıl amaç, ürünlerin son kullanıcıya ulaştırılmasıdır.

Piramit düzenler ise, tüm karlarını yeni katılanlar sayesinde elde ettikleri için katılma maliyeti yüksektir.

b. Satamadığınız ürün olursa şirket bunları geri alıyor mu?

Piramit düzenlerde bazen hiç ürün olmaz. Bazen de değeri ve kalitesi şüphe götürecek, göstermelik ürünler olabilir. Satamadığınız yada müşterinin beğenmeyip iade ettiği ürünlerin elinizde kalmaması önemlidir. Yasal doğrudan satış şirketlerinde iade garantisi her zaman vardır.

Diyelim ki böyle bir düzenle karşı karşıya olduğunuzu düşünüyorsunuz. İstediğiniz zaman ayrılıp ayrılamayacağınızı ve paranızı koşulsuz şekilde geri alıp alamayacağınızı sorun. Forever living products gibi saygın şirketlerde %100 koşulsuz müşteri memnuniyeti bulabilirsiniz.

c. Şirket ürünlerini tüketiciye satıyor mu?

Bu sorunun cevabı olumsuz ise dikkatli olunmalıdır. Çünkü doğrudan satış, tüketicilere satış yaparak bir pazar oluşturmaya dayanır. Yani rekabet edebilecek fiyatlara sahip, kaliteli ürünler gerektirir. Piramit düzenlerde ise ürünü kullanacak kişilerle hiç ilgilenilmez. Yeni katılanlara, kullanışlı ve uygun fiyatlı oldukları için değil, işe başlamak için satın almaları gerektiğinden büyük miktarda satış yapılarak para toplanır. Yani ürün göstermeliktir.

Çevrenizde böyle bir oluşum olduğunu hissederseniz, Doğrudan Satış Derneği’ne ve yasal mercilere bir an önce duyurun. Böylelikle, daha fazla kişinin canının yanmasını engellemiş olursunuz.



  Etik network sistemlerinde üründen para kazanılır, titan network sistemlerinde ise paradan para kazanılır. Tabii bu titan sistemler bir ürünle maskelendiğinden, paradan mı, üründen mi para kazanıldığını anlamak güçleşebiliyor. Fakat ne kadar perde olursa olsun titan sistemlerde ürünün bir önemi yoktur, bu nettir. Şirketin pazarlama ağı ne kadar büyürse büyüsün, ürün hep distribütörler arasında kullanılır. Yani insanlar ürünün mahiyetiyle ve fiyatıyla fazla ilgilenmez, kazanacağı paraya odaklanır. Eğer ürün(mevcut fiyatıyla), sistemden soyutlansa tek başına bir hiçtir. Etik network sistemlerinde ise distribütör ağı ve müşteri ağı diye iki farklı kavram vardır; distribütör ağı genişledikçe müşteri ağı da genişler. Yani o sistemden para kazanmamasına rağmen o ürünü veya ürünleri kullananlar/satın alanlar vardır.
Bu bilgiler ışığında iki farklı açıdan titan sistem tespiti yapabilirsiniz.
1 - Şirketin yukarıda bahsettiğim şekilde distribütör ve müşteri oranını gözlemlersiniz. Eğer müşteri kavramı yok ya da hiç denecek kadar azsa büyük ihtimal sorunlu bir sistemdir.
Not: Yeni şirketler birkaç sene sadece ağ kurmaya odaklandıkları için, bu yöntem yeni şirketlerde yanıltıcı olabilmektedir.
2 - Şirketin kurduğu sistem içerisinden, kazanç sistemini çıkarınca geriye ne kalıyor? Eğer titan sistemse büyük ihtimal hiç yanından bile geçmeyeceğiniz bir ürün ve fiyat politikası görürsünüz.

Ama Çok Kazandıran ve Büyük Bir Şirket..

Çok büyük bir şirket olması da, çok para kazandırması da, etik olduğu, titan olmadığı anlamına gelmez. Türkiye’de, sektördeki diğer tüm şirket çalışanlarının titan olduğu konusunda hemfikir olduğu bir şirket çok büyük bir başarı yakalamıştı, birçok etik network şirketini geçmişti. Yani etik olmakla çok para kazandırmakkavramları birbirinden tamamen ayrıdır.
Sonuç olarak, kilit nokta ürün, etik işler yapmak istiyorsanız önce ürüne odaklanmalısınız. Sonra ne kadar kazanabileceğinizle ilgilenirsiniz. Takdir edersiniz ki, -eğer dikkatli olunmazsa- kaybedebileceğimiz bazı değerler parayla satın alınamaz derecede değerlidir.


“Bedava peynir sadece fare kapanında vardır.” 

ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMEN OLMAK 
 
Buradaki yazılarımızı okurken, kendinizi sadece bir şeyler öğrenen bir “öğrenci” olarak görmeyin, aynı zamanda geleceğin bir şeyler öğreten “öğretmeni” olarak da görün... Tabii öncelikle “öğrenci” olmanız gerekiyor. Network Marketing işi, klasik işlerden oldukça farklı bir iş. Bu nedenle, geçmişten gelen bazı tecrübelerinizin bu işte size faydası olmayabilir. Hatta bazen zararı bile olabilir, çünkü tecrübe önyargı yaratabilir. 


Bu konuyla ilgili sizinle bir hikaye paylaşmak istiyorum: 
Bir zamanlar Japonya’da genç bir Budist rahip varmış. Öğrenmeye merakından ve zekasından dolayı, birçoklarının 5-10 yılda geldiği seviyeye birkaç yılda geliyormuş. Bundan sonra da diğer ünlü rahiplerin yanına gidiyormuş ki, daha çok şeyler öğrensin. 
Yıllar geçmiş, artık Japonya’nın en ünlü ve en büyük Budist tapınağına gitmeye karar vermiş. Sadece oradan alacağı öğretiler onu tatmin edermiş. Haber yollamış, oraya katılmak istediğini söylemiş. Haber gelmeyince, genç rahip tapınağa kadar gitmiş ve saatlerce dil dökmüş ve yalvarmış onu kabul etsinler diye. 
Tabii genç rahibin zekası, öğrenme azmi ve birçok yeri dolaşması nedeniyle, ünü de kendisini takip etmiş. Genç rahip kabul edilmiş. Bu kabul, daha önce benzeri olmadığı kadar el üstünde bir “hoş geldin” olmuş kendisine. Bunun üzerine genç rahip rahatlamış ve oradaki baş rahiple sohbet etmeye başlamışlar. 
Genç rahip o güne kadar öğrendiklerinden, gezdiği yerlerden, diğer rahiplerden uzun uzun bahsetmeye başlamış. Konuşma sırasında, çaylar gelmiş. Baş rahip, çaylar dolu gelmiş olmasına rağmen çaydanlığı almış ve fincana dökmeye başlamış. Bunun üzerine, çay fincandan taşmış ve genç rahip bacağını tutarak fırlamış ayağa.  
Baş rahibe sormuş: 
“Neden böyle yaptınız? Zaten fincan doluydu ve ben dökülen çayla yandım.” 
Baş rahip cevaplamış: 
“Seni istemiyorum. Çünkü senin için de fincanın içi gibi dolu. Ve eğer burada devam edecek olursan fincanın birşey alamadığı gibi sen de bir şey almayacaksın. Git, eğer kendini tamamen boşaltırsan geri gel, o zaman seni alırız.” 
Siz de lütfen bu yazılardan en fazlasını almak istiyorsanız, fincanınızı iyice boşaltın... 
Burada bahsedilenlere, iyice boşalttığınız fincanınızla göz atmaya devam ettikçe göreceksiniz ki, kaybedecek hiçbir şeyiniz olmadığı gibi, kazanabileceklerinizin de sınırı yok...






Sizinle çalışabilir miyim?
Tabii ki...
Eğer
·         Güçlü hayal/hedefleriniz varsa,
·         Bunları gerçekleştirmek için güçlü bir isteğiniz ve yüreğiniz varsa,
·         Çalışkansanız,
·         İyi bir öğrenci olmaya hazırsanız
·         İyi bir şirket, iyi bir takım ve en önemlisi iyi bir koç arıyorsanız...

Bana Ulaşın 05455050444

NOT: Ayrıca eğer büyük düşünüyor, bu işin liderliği ile ilgileniyorsanız ve hızlı bir şekilde ciddi paralar kazanmak istiyorsanız, "neden sizi liderimiz olarak seçelim?" sorusunu da lütfen yanıtlayınız.
Belki de şanslı gününüz bugündür :)




 

Başarısız Olabilirmisiniz

Başarısız Olabilirmisiniz?
     1 Mil yarışları, atletizmin ilginç bir dalı olmuştur. Çünkü uzun süre, kimse 1 mili 4 dakikanın altında koşamamış. Bunun sonucu olarak, 4 dakika bir psikolojik sınır olarak kabul edilmiş. Ta ki 1954 yılına kadar. 1954 yılında Roger Bannister bu mesafeyi 4 dakikanın altında koşana ve tarihe geçene kadar.
    Daha sonra ne mi olmuş? Daha sonra ise, diğer sporcular birden bire kendilerinin de yapabileceklerine inanırlar ve birkaç yıl içinde yüzlerce kişi bu başarıyı tekrarlar. Sonrasında ise, binlercesi...
Bir başarı örneği, birçok kişiye ilham oluyor ve o güne kadar yapılamamış olan şeyler, birden bire kolaylaşıveriyor ve yapılabilir oluveriyor. İlginç değil mi?
Network Marketing işine baktığımda da benzer bir durum görüyorum: Birisi bir başarı seviyesine ulaşınca, birçoklarına ilham oluyor ve o güne kadar yapılamaz diye düşünülen birçok hedef gerçekleşiveriyor.
Ancak bir de ilginç bir nokta var ki, vurgulamadan geçemeyeceğim: Mesela bu işi yapanların eğitim seviyelerine bakınca görüyorum ki, “diplomalı başaranlar” da var “diplomalı başaramayanlar” da var. Diplomasızlar için de durum aynı.
Evlilere bakıyorum, evli başaranlar ve evli başaramayanlar, her ikisinden de çok var. Bekarlar için de durum aynı.
Gençlere bakıyorum, genç başaranlar ve genç başaramayanlar, her ikisinden de çok var. Her yaş için de durum aynı.
Geçim sıkıntısı çekenlere bakıyorum, başaranlar ve başaramayanlar, her ikisinden de çok var. Geçim sıkıntısı çekmeyenler için de durum aynı.
Demek ki başarı veya başarısızlık kriterlerine bakıldığında, diploma, yaş, evli olup olmamak, küçük veya büyük şehirde yaşamak, geçim sıkıntısı çekmek veya çekmemek değildi sonucu etkileyen. Başka bir şey vardı demek ki...
Ancak kesin olan bir şey vardı:
“Bir şeyi bir kişi bile yapabildiyse, ben de yapabilirim.”
Örneklerden görülüyordu ki, ben de yapabilirdim. Çünkü yaşım, eğitimim, yaşadığım şehir, evli/bekar olmam hiç önemli değildi. Her örnekten başarılı kişiler vardı.
Böyle düşünmek, benim kendi kendime yarattığım “bahaneler”i de yok etmeye yaramıştı. Ben ne “bahane” üretirsem üreteyim, aynı koşullarda başarılı olmuş kişileri görebiliyordum. Mesela, bu işe başladığımda borç batağının içindeydim ama görüyordum ki, borçlarına rağmen başaran birçok insan vardı. Koşullarımın beni durdurmasına izin vermemeliydim.
Yani her şey yine benim seçimimdi...
Gelelim çok ince bir noktaya... Demek ki insanlar başarısız da olabiliyordu. Bu da tamam. Peki nasıl başarısız olabiliyorlardı? Size söyleyeyim. Network Marketing işinde ancak ve ancak 2 şekilde başarısız olunabildiğini gördüm: 

1. Başlamayarak

2. Pes ederek


Yani, yine kendi seçimleriyle!...
Network Marketing işinin en güzel ve zayıf yönü:

Yaptığınız her şey kopyalanır!!!
Yaptığınız doğru şeyler de kopyalanır, yanlış şeyler de...

8 Ekim 2013 Salı

Network Marketing şirketi seçiminde nelere dikkat etmeli???

Network Marketing şirketi seçiminde nelere dikkat etmeli??? 

Eğer 300-500 TL'lık bir ek gelir kazanmak için bu sektöre adım atmayı düşünüyorsanız, bu sayfayı okumanıza hiç gerek yok, bunu zaten kolaylıkla kazanabilirsiniz inanın bana!
Ama Yüzyılın işini yapacaksanız ve hani o hayallerinizi gerçekleştirebilmekle ilgili bir umut taşıyorsanız, para ve zaman bakımından özgür olmayı çok ama çok istiyorsanız ve bunun için gerekeni yapmaya hazırsanız, hayatınızı buna bağlayacaksanız, bazı şeylere çok dikkat etmelisiniz.

1.   Şirket ürünlerini koşulsuz geri alıyor, paranızı iade ediyor mu? Malum her şey her zaman istediğiniz gibi gitmeyebilir...

2.   Şirketin ürünleri talep görüyor mu, yoksa dünya üzerinde bu ürünleri sadece o şirkete üye olanlar mı alıyor ve kullanıyor? Çünkü böyle şirketler de var maalesef, bilinmeyen, kalitesiz veya kişinin ihtiyacının çok üzerine olan ürünleri yüksek fiyatlarla üyelerine satabiliyorlar. 

3.   Ürün yelpazesi geniş mi? Bunun avantajını ancak, bir kriz sırasında ve ürün yelpazesi çoook geniş bir şirketle çalıştığınızda anlayabilirsiniz!

4.   Ürünler özgün mü? Yoksa piyasada zaten satılan bir ürünle veya çok benzerleriyle rekabet etmeye mi çalışıyorsunuz?

5.   Kaç derinlikten ve kaç yataydan prim alabiliyorsunuz? Bu sayı eğer 2-3 gibi rakamlarla sınırlandırılmışsa dikkat, çünkü pozisyon almak gibi terimlerle birkaç defa daha para yatırmanız istenebilir. Hatta daha çok pozisyon almaya teşvik edip, 1 kişiden 4.000-5.000 Dolar para alma hesabında olan şirketler maalesef var.

6.   Özellikle binary sistemlere dikkat, çünkü farkında olmadan bir saadet zincirine adım atabilirsiniz çünkü dünyadaki neredeyse tüm saadet zincirleri binary sistemle çalışırlar ve sizi ikna edebilecek göz boyalamalar konusunda tecrübelidirler.

7.   Sisteme girerken aldığınız ürünü, sistemde olmasaydınız, sade bir müşteri olarak da alır mıydınız, yoksa ihtiyacınızın çok üstünde olan ürünler allanıp pullanıp size iş kurma ümidiyle satılıyor mu? Hem de belki hiçbir özelliğini kullanmayacak da olsanız her yıl aynı ürünü size satmayı planlayan şirketler var. Dikkat!!!

8.   Şirket köklü ve başarılı bir geçmişi olan bir şirket mi, yeni kurulmuş birkaç sene veya hatta birkaç ay sonra ne olacağı belli olmayan bir şirket mi? Nedense, hep yepyeni şirketlerin daha büyük şans taşıdığını söylerler, ama onlaradn sonra açılacak binlerce şirketin onlaradn daha yeni olduğunu unuturlar ve birkaç sene sonra da birçokları kapanır gider!

9.   Wellness'le ilgili seçkin ürünleri var mı? Günümüzde artık bu trend çok güçlü ve bu trende uygun ürünlerle çalışanlar, çok daha hızla yol kat edebiliyorlar.

10.   Ürünleri uluslar arası alanda kabul görmüş ve sertifikalandırılmış ürünler mi? Mesela diyelim ki bir vitamin/beslenme destek ürünleri şirketini araştırıyorsunuz, hangi ünlü sporcular bunu kullanıyor, onu araştırabilirsiniz.

11.   İşiniz, dolayısıyla da geliriniz çocuklarınız/torunlarınıza kalacak mı? Network Marketing sektörünün en can alıcı noktalarından biri! Araştırdığınız şirkette birkaç nesildir bu gelirlerden faydalananlar var mı?

12.   Kota var mı? Yani her ay belli bir ciro yapmak zorunda mısınız? Bazı şirketlerde aylık kota yok derler, ama bir bakarsınız her yıl belli bir ürünü almak zorundasınızdır, yani dolaylı bir yıllık kota vardır, dikkat!

13.   Primler sadece üye kişilerin almak zorunda olduğu mal veya hizmetten mi geliyor? Bazı şirketlerde durum o kadar vahimdir ki, bütün ciro sadece ve sadece kayıtlı kişilerin işin içinde olmak için almak zorunda olduğu şeylerden gelir. Gizli bir saadet zinciri olabilir, dikkat!

14.   Belki de en can alıcı soru, Doğrudan Satış Derneği'ne üye mi? Çünkü en güvenilir ve uzun vadede size ve tanıdıklarınıza zarar vermeyecek şirketleri burada bulabilirsiniz.


SONUÇ:
§                                 Yüzyılın işi olarak gösterilen bir sektör söz konusu olunca, bundan pay almaya çalışan çok girişim olacaktır, bu normal.
§                                 Dünyanın önde gelen şirketleri boşuna o seviyeye gelmemiştir, mutlaka birçok sebebi vardır.
§                                 Allah’ın vermiş olduğu aklı en iyi şekilde kullanın, en iyisini seçin!!!


Bu sorulara alacağınız cevaplarla birlikte,
  • Biraz da cesur olun,
  • Araştırmaktan korkmayın,
  • Denemekten korkmayın,
  • Gelişmekten ve ilerlemekten korkmayın
  • Yüreğinizin sesini dinleyin,
Veeee en doğru kararı verdiğinizi hissettiğiniz an, tam gaz devam edin hedeflerinizi/hayallerinizi gerçekleştirmeye doğru ilerleyin!!!
Çünkü bu sektör, dünyanın en büyük milyoner fabrikasıdır!!!

NOT: Tabii ki, doğru şirketin yanında, doğru sponsorun da ne kadar önemli olduğu ne kadar vurgulanmaya çalışılsa, azdır.
Doğru sponsor da, bilgisi, tecrübesi, ilişkileri, organizasyonu ile sizi doğru yönlendirecek, bilgi/tecrübe aktarımını yapacak kişidir. Doğru şirketi bulduğunuzda, doğru sponsoru da araştınız :)

Doğru şirketi ve doğru sponsoru bulduğunuzda, her şey sizin için çok daha kolay olacaktır.

Network Marketing Nedir?

NETWORK MARKETİNG NEDİR?

Network Marketing (Çok katlı pazarlama), doğrudan satışın geliştirilmiş bir türüdür.
Doğrudan satış, en bilinen tanımıyla, bir mal ya da hizmetin, tüketicilere yüz yüze bir ilişkiyle ve genellikle de evlerde, işyerlerinde ve perakende satış noktası sayılamayacak yerlerde, bir satışçı tarafından anlatılarak tanıtıldığı bir satış yöntemidir.
Network Marketing ise, girişimcileri, iki farklı faaliyetleri sonucunda kazanç elde edebildikleri bir doğrudan satış türüdür.
Bunlardan birincisi, kişisel olarak yaptıkları satış veya tavsiyelerden doğan kazanç; diğeri de, uygulanan plana göre, tavsiye ettikleri ve işe giren kişilerin ve sonra da bu kişilerin kayıt ettiklerinin cirolarından doğan kazanç. Bu nedenle Network Marketing, kişiye kendi bağımsız işini kurma ve geliştirme şansını sunan bir olanaktır.
Ne Zaman Doğmuştur?
Uzmanların çoğu, çok katlı pazarlama yöntemini ilk kez başarıyla uygulayan kişinin, Carl Rehnborg olduğu konusunda fikir birliğindedirler. Onun öncesinde, takıma kazandırılan her yeni satış temsilcisi için kendisini getirene prim verilmesi ya da takıma kazandırdığı temsilcilerin satışlarından belirli bir süre bir yüzdenin ödenmesi gibi uygulamalar yok değildi. Fakat bugün anladığımız anlamda, ekibin yarattığı satış hacmi üzerinden sürekli bir kazanç sağlayacak bir program ilk kez, A.B.D.'nde Carl Rehnborg'un sahibi olduğu şirketin ürünlerinin satışında uygulanmıştır.


Ekonomiye Ne Gibi Yararlar Sağlar?

Network Marketing'in, ekonomiye son derece önemli katkıları vardır. Öncelikle, onbinlerce, yüzbinlerce insana, iş ve kazanç olanağı sağlayarak, bu kişilerin eksik istihdamlarını önleyerek önemli bir değer sağlar. Network Marketing, bireylere son derece düşük maliyetle ve kolaylıkla kendi işlerini başlatabilme olanağını sunar.

Konunun bir de diğer cephesi, yani, mal ve hizmet üreticileri cephesi vardır. Buradan bakıldığında ise Network Marketing'in, ürünlere, reklam gerekliliğinden ve raflardaki diğer ürünlerle rekabet etme zorunluluğundan kurtulmuş olarak, süratle nihai tüketiciye ulaşmalarına olanak verdiği görülür.

Network Marketing, dünya üzerindeki her ülkede ve her toplumda başarıyla uygulanabilen bir pazarlama yöntemidir.

Üretici Firmalara Neler Sağlar?

Network Marketing yönteminin üretici firmalara sağladığı en büyük avantaj, çok düşük bir başlangıç yatırımıyla binlerce, hatta onbinlerce kişiden oluşan bir dağıtım ağına sahip olma ve yine çok düşük bir maliyetle ürünleri dağıtma olanağı vermesidir.

Network Marketing sistemini uygulayan bir firmanın dağıtım masrafları, Distribütörlerine ödediği iskonto ve primlerden ibarettir. Bu dağıtım masrafları da, geleneksel dağıtım tarzını (üst toptancı, ara toptancı, perakendeci, reklam) kullanan bir firmanın üstlendiği dağıtım masraflarıyla kıyaslanamayacak kadar düşüktür. Bu nedenle de Network Marketing, üretici firmaya, geleneksel dağıtım tarzını kullanan firmalarla olan fiyat rekabetinde çok önemli bir avantaj sağlar.

Dağıtım yöntemi olarak Network Marketing'i seçen bir şirketin, geleneksel tarzda faaliyet gösteren bir firmanın hiçbir zaman ulaşamayacağı en uzak ilçe ve köylere kadar uzanma olanağı vardır. Geleneksel kanalların kullanıldığı yöntemde, ürünlerin gidebileceği yerler büyük ölçüde toptancılar tarafından ve onların kendi ticari beklentilerine uygun olarak belirlenirler. Oysa, herhangi bir yerde, bir Distribütörün yaşıyor olması dahi, o ürünün oraya erişebilmesi için yeterlidir.

Kullanılan bu yüz yüze tanıtım aynı zamanda gerçek hedef kitleye yönelik olduğu için de son derece etkin ve verimli bir tanıtımdır. Reklam olmaksızın bu stratejik seçim, ürünlerin fiyatlarının düşük seviyelerde tutulabilmesine olanak veren ve Network Marketing firmasına diğer firmalar karşısında avantaj sağlayan diğer bir unsurdur.

Network Marketing'in firmaya sağladığı bir başka yarar da, bir cins "görünmezlik" altında faaliyet gösterilebilme olanağı sağlamasıdır. Ürünleri raflara çıkmadığı ve kitle tanıtım araçlarını kullanmadıkları için rakipleri, bu tür firmaları izlemekte güçlük çekerler. Bu, özellikle de lansman döneminde olan bir firmaya önemli bir nefes alma fırsatı verir. Rakipleri, pazara yeni giren bu firmanın stratejilerini öğrenip tepki gösterinceye kadar firma, pazarda ayakları üzerinde durma aşamasına gelmiştir bile.

Uygulayanlara Neler Sağlar?

Network Marketing sistemini seçmiş bir firmanın ekibine kayıt olan bir kişinin elde ettiği ilk avantaj, kendisinin ve ailesinin ihtiyacı olan ürünleri tüketici fiyatı yerine iskontolu, toptan fiyat üzerinden alabilmesidir. Bu, firmadan firmaya değişmekle birlikte, genellikle % 20 ile % 50 arasında indirimli bir alışveriş olanağı demektir.
Bu yarar, bir tüketici olarak elde edilen yarardır ve geniş bir ürün yelpazesine sahip olup bir ailenin çeşitli ihtiyaçlarını karşılayabilen bir firmanın ekibinde bulunan Networkçüler için asla küçümsenmeyecek bir avantajdır.

İkinci avantaj, satış yaptıkça gelir hanesine yazılacak olan satış karıdır. Bu kazanç, özellikle faaliyete yeni başlandığı, henüz ekibin oluşmadığı ilk aylarda gelirin önemli bir bölümünü oluşturur. Network Marketingde kapı kapı dolaşarak satış yapılması beklenmediği ve hatta çoğu zaman teşvik de edilmediği için, Networkçü satışlarını yakın çevresinde yoğunlaştırır, ilk satışlarını gerçekleştirip yüksek kazanç elde eder.

Üçüncü ve aslında en önemli yarar ise ekip oluşturması sonucunda, firmanın teşvik planına ve ekibin performansına göre elde edilecek olan iskontolar ve primlerdir. Network Marketing sisteminin motoru, itici gücü, bu iskonto ve primlerdir. Bir başka deyişle, Network Marketingin sunduğu iş olanağıdır. Ekip kurarak kazanılan iskonto ve primler, Network Marketing sisteminin uygulandığı tüm ülkelerde gerçek zenginler yaratmıştır.

Tüketicilere Neler Sağlar?

Network Marketing sisteminin tüketicilere sunduğu en önemli avantaj, dağıtım ve tanıtım harcamalarından yapılan büyük tasarruflar nedeniyle kaliteli ürünleri, çok ekonomik fiyatlara satın alabilmeleridir. Bu, tüketicinin elde ettiği birinci avantajdır.

Tüketicinin ikinci avantajı, bu yolla satın alacağı ürünler hakkında önceden çok ayrıntılı bilgilere sahip olabilmesidir. Ürünü satmakta olan kişi, tüketicinin belki akrabasıdır, belki arkadaşıdır ama büyük çoğunlukla yakın çevresinden bir kişidir. Tüketici, ürünlerle ilgili her türlü bilgi verici dokümanı kendisinden alabilir; ayrıca Networkçü de, tüketiciye ürünlerle ilgili her özelliği anlatabilir. Bu, özellikle reklam bombardımanı altında şaşırmış günümüz tüketicisi için çok özel bir hizmettir.

Network Marketing sisteminin perakende kanalların gelişmediği yörelerde yaşayan tüketicilere sağladığı en büyük avantajlardan biri, onları ürünlere ulaşabilme ve ürünleri satın alabilme olanağına kavuşturmasıdır. Böyle uzak yerlerde yaşayan tüketiciler, maddi olanakları elverse dahi, perakende satış noktalarında ürünleri bulamadıkları için satın alamazlar. Network Marketing, tüketiciye bu engeli aştıran bir yöntemdir

7 Ekim 2013 Pazartesi

Forever ve Network Marketing

Network Marketing,

Sizi zengin, özgür ve huzurlu yapabilir!

"Network Marketing ile, sıradan insanlar sıradışı kazançlar elde edebilir..."

Evet doğru!
Network Marketing ile, sıradan insanlar sıradışı kazançlar elde edebilir...
İşte NETWORK MARKETİNG'in Yüzyılın işi olarak adlandırılmasının en önemli sebeplerinden birisi budur!
Bu siteyi, kazançlı bir Network Marketing kariyeri ile kendi işinizi başarıyla kurabilmeniz ve "zengin" ve "özgür" olabilmenize yardımcı olabilmek için kurduk.
Network Marketing size bunu getirebilir!!!"
Yani, heyecan verici bir dünyaya hoş geldiniz :)
Saygı ve sevgilerimle,
BEDİR TÜRK
05455050444


Evden çalışarak kuracağınız kendi işinizle neler yapabileceğinizi hayal bile edemezsiniz! 
Klasik işlerdeki en büyük problem, siz işi bıraktığınızda, geliriniz de sizi bırakır. Eğer gerçekten varlıklı olmak istiyorsanız, bu "para için zamanını ver" girdabından kurtulmalısınız. Dünyanın tüm varlıklı insanları biliyor ki, bunun için sürekli ve katlanan bir geliriniz olmalı.
Sürekli gelir, bir şeyi BİR KERE YAPIP, aylarca hatta yıllarca elde edilen gelirdir. Aynı bir şarkıcının iyi bir şarkı yapması, daha sonra her söylendiğinde para kazanması gibi.

Katlanan gelir de, sadece sizin emeğinize bağlı olmayan, başkalarının çalışmalarından da kazanacağınız gelirdir. Bunu iş adamları ve fabrikatörler çok iyi bilirler. Kendi emeklerinin yanında, başkalarını da çalıştırırlar. Böylece katlanan bir gelire sahip olurlar.
Network Marketing'de siz de benzer gelirlere sahip olabilirsiniz. Tabii ki bir farkla:

Buradaki kazancınız kaç kişiyle çalıştığınızdan çok, kaç kişiyi başarıya ulaştırabildiniz, yani kaç kişiye para kazandırabildiğinizle orantılı olacak. Harika değil mi!!! 

FOREVER BU İŞİ EN İYİ YAPAN ŞİRKETLERDEN BİRİSİ

Forever Living


Forever Living
1978 senesinde kurulan ve bugüne kadar binlerce insanı hem sağlık hem de varlık sahibi yapan Forever Living Products, 30 senedir doğal kaynaklar yoluyla  ürünlerini tüm dünyaya sunmaktadır. Bütün içecek ürünleri, cilt bakım ürünleri ve kozmetik ürünleri Forever Living tarafından Aloe veranın mucizesini distribütörlerine ve müşterilerine sunmaktadır. Bunların yanında, forever living ürünlerine arı kovanlarıından elde edilen besleyici ürünleri de eklersek; sağlık ve varlık sahibi olmayı naturel yollardan ulaşabilmek  için kusursuz bir sistem ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Ayrıca, forever living products , bağımsız bir kuruluş olan IASC’den (Uluslararası Aloe Vera Bilim Konseyi) ilk saflık sertifikası alan firma. Bununla birlikte, dini kuruluşlardan İslami helal ve Kosher sertifikalarıda vardır .
FLP, doğrudan satış yöntemiyle çalışıyor. Ürünler kargo ile dağıtılıyor, ücretleri de banka hesaplarına yatırılıyor. Her bir üye yaptığı alışveriş miktarına göre indirimler kazanıyor. Üyeler arasında, ek iş olarak birkaç kişiyi üye yapıp indirimli ürün almak isteyenlerin yanı sıra asıl kazanç kapısı olarak bu işi yapanlar da var. FLP’nin 2001 yılında kurulan Türkiye bürosuna 2 yıl içinde 40 bin kişi üye oldu. Bunların bine yakını asıl iş olarak yapıyor. Diğer ülkelerin aksine Türkiye’de erkekler bu işe çok ilgi gösteriyor. İki kişiyi üye yapıp bayi olan herkes ürünleri yüzde 43 daha indirimle alıyor. Her bayi, üye yaptığı kişilerin yaptığı satışlardan pay alıyor. Bu şekilde artık hiç çalışmasa da üyelerden gelen paralar banka hesabına yatırılıyor. Satış miktarı arttıkça süpervizör, müdür, senior, soaring gibi makamlar veriliyor ve kâr oranları artırılıyor.
FLP Türkiye’de de faaliyette bulunmaktadır.Ürün gamı çok geniş ve çok kalitelidir.Fiyatları ise biraz daha orta kesim ve üzerine hitap etmektedir.
RESMİ SİTESİ: www.foreverliving.com